KENTSEL DÖNÜŞÜM
Çarpık yerleşim ve riskli binalardan oluşan, altyapısı yetersiz bölgelerin, afet ve deprem risklerine karşı hızlı bir şekilde ve halkın ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde kentsel planlama ilkelerine uygun olarak yenilenmesi faaliyetlerinin bütününe “Kentsel Dönüşüm” diyoruz.
Kentsel Dönüşüm Gerekçeleri:
1960’lı yıllardan itibaren Türkiye’de hızlı sanayileşme ve ekonomik büyüme, köyden şehre göçü tetikledi. Bu durum, şehirlerde nüfusun artışını beraberinde getirdi ancak plansız kentleşmeye, tarım alanlarının yok olmasına, yetersiz altyapı ve ulaşım sorunlarına, çevre kirliliğine ve kaçak yapılaşmaya yol açtı. Gecekondu tarzı yapılar, altyapı eksiklikleri ve plansız şehirleşme başlıca sorunlar arasındaydı.
2012’de Türkiye’nin nüfusu 75 milyon 627 bin 384 kişi olarak kaydedildi, bu nüfusun %77’si şehirlerde yaşıyor ve %90’ı deprem riski taşıyan bölgelerde yaşıyor. Şehirlerde yaşayan nüfusun 2030’a kadar %85’lere çıkması bekleniyor. Bu durum, şehirlerdeki konut stoğunun yenilenmesi gerekliliğini ortaya koyuyor.
Ülkede yaşanan depremler, özellikle Marmara Depremi (1999) ve Van Depremi (2011), binlerce insanın ölümüne ve ekonomik kayıplara neden oldu. Özellikle 1. ve 2. derece deprem bölgelerinde her an deprem riski bulunuyor ve bu bölgelerde 7 ve üzeri şiddette depremler beklenebilir. Bu sebeple, riskli yapıların yenilenmesi ve depremle uyumlu yaşamak önemli.
Türkiye’de 20 milyon konut bulunmakta ve 5,5 milyonu riskli yapılar olarak sınıflandırılıyor. Önümüzdeki 20 yıl içinde bu riskli yapıların yenilenmesi gerekmektedir. Bu durum, şehirlerdeki yapı stoğunun güvenli hale getirilmesini ve deprem riskini azaltmayı gerektiriyor.